Bir Gönül Seferi

Bir Gönül Seferi Ramazan Musluoğlu

Bir şehir ki, asırlık rüyaların kundağında sallanır. Bir şehir ki, kalplerin nabzında çağlar. Bir şehir ki, göklerin sırrını yeryüzüne indirir. Bir şehir, İstanbul...

İstanbul'un fethi, yalnızca taşla toprağın, kılıçla kalkanın değil; bir Aşk'ın, bir imanın zaferidir. Onu fethetmek; göğe açılan elleri, toprağın altına gömülü sırları, göğün en derininde yankılanan dualarla kavuşturmaktır. Bu fetih, yalnızca surların yıkılması değil; asırların, kalplerin ve kaderin bir secdeye kapanmasıdır.

Bu fetih, yalnızca Fatih'in bir hayali değil; kudretle yoğrulmuş ve ilahi mühürle mühürlenmiş bir hakikattir. Peygamberin o kutlu müjdesi, Sultan Fatih'in yazgısıdır. Bu kutlu müjdeye kavuşma arzusu ise toprağa düşen her damla kanla ve gözyaşıyla filizlenmiştir.

Sultan Mehmed'in, Fatih olma sürecinde yüreğinde yanan bu kor, ne tahtın ne de tacın ateşidir; bu kor, ilahi bir çağrının ve kutlu bir emrin kıvılcımıdır. Böylesine bir fetih, yalnızca topla tüfekle değil; geceleri secdeyle yoğrulmuş sabrın, gündüzleri emekle yarılmış bir azmin eseridir.

Böyle bir fetihte, böyle bir Aşk'ta bekleyen yalnızca Sultan Mehmed değil, aynı zaman da İstanbul'dur. İstanbul ki, yedi tepesi, yedi kat göklere uzanır. Her tepesinde bir sır, her sırrında bir hikmet saklıdır. Bu şehrin martıları, göklerin mektuplarını taşır. İstanbul'da Fatih'ini bekler elbet. Zira gelecek olan yalnızca bir ordu değil, bir imandır. Gelecek olan yalnızca bir sultan değil, aşıktır. Ve fetih, bu bekleyişin vuslatıdır.

Bizlerin gayesi, toprakları ele geçirmek gibi basit bir niyetten ibaret değildir; hasretle yanan gönüllerin, bir fetih muştusudur. Fetih hareketi, yalnızca topla tüfekle değil; gönül ile olur. Peygamber'in övgüsüne mazhar olan bu "güzel ordu" da yalnızca kılıçla değil, Aşk'la kuşanmıştır. Bu güzel ordu, yalnızca bir şehri değil; bir manayı fethetmişlerdir. Bir toprağı alarak, binlerce ruhu uyandırmışlardır.

İstanbul'un surları, bu imanın önünde diz çökmüştür. Kutlu şehir, bir aşığın kollarına teslim olmuştur. Onun fethi, toprak üstünde bir zaferden fazlası, gönüller üstünde bir taçtır.

Bu kutlu fethin gerçekleşme sürecini de tefekkür etmek gerekir. Çoğularının bildiği ve duyanların hayran kaldığı o fikir: Gemileri karadan yürütmek. Zannımca bu fikrin en isabetli tanımı şu olacaktır: Gemilerin karadan yürütülmesi, bir harp hilesinin ötesinde, imkansıza inancın bir tezahürüdür.

Gördük ki, Aşk ile yüründüğünde, dağlar deniz olur. Gönlüne imanı ve inancı yüklenen kimse, sırtında nice gemileri taşır. İşte bu iman, Bizans'ın 1000 yıllık kibrini, tek hamlede devirmiştir.

Madem ki Osmanlı torunu olduğumuzu defaatle dile getiriyoruz, öyleyse bir imparatorluk varisi olarak şunu söylemeliyiz: Bu fetih, bir son değil, başlangıçtır. İstanbul, Fetih'le doğmuş bir şehirdir. Fetheden, fethiyle dirilmiştir. Dolaştığımız bu sokaklar, işte bu Aşk'ın izlerini taşır. Bu sokakların her bir metrekaresi; halen bir aşığın hayalini, bir sultanın rüyasını taşır.

Sultan Fatih'in sevdası, hala bu şehirde nefes alır. Sanma ki, ne Aşk ne de aşık öldü. Okunan her ezanda, boğazın her dalgasında, martıların her çığlığında bu sevda yankılanır.

Bu yazıdaki gayemiz, işte bu sevda yankısını nasıl işiteceğimizdir. Gayemiz, tarihi bir vakayı yad etmek değil; kendi gönlümüzün fethine yürümektir. Kalbindeki moderniteyi, popüler kültürü, Batı özentiliğini ve Amerikancılığın surlarını yıkabilirsen, sen de kendi İstanbul'unu fethedeceksin. Hasılı, içindeki Bizans'ı yıkabilirsen. Vesselam...


Ramazan Musluoglu

İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.


Önerilen Yazılar
Çarka Çomak Sokmak Ramazan Musluoğlu Düşünce Yazıları
Çarka Çomak Sokmak
Vahdeti Hakikat Zirvesi Ramazan Musluoğlu Düşünce Yazıları
Vahdeti Hakikat Zirvesi