Sosyal Medya Zırvahanesi

Sosyal Medya Zırvahanesi Ramazan Musluoğlu

Bilgi ikliminin asli kaynağı, hiç şüphesiz kitaplardır. Hakikati dile getirmek üzere yazılan her kitap, nice hikmetlerin kapısını aralamıştır. Bu suretle de okuyucu, ruhun en derin katmanlarını tetkik eder, aklı irfanla tezyin eder. Ecdadımız, o kitaplarda ilmin ebedî nurunu bulmuş, kalemle kılıç arasında bir denge-i muhkem tesis etmiştir. Bununla beraber tasavvufun gizli latifeleriyle hemhâl olmuştur. Lâkin günümüz insanı, modern teknolojinin gelişmesiyle birlikte, doğru bilgiye daha hızlı ulaşmak için internet kütüphanelerine yönelmiştir. Bu kütüphaneler, her ne kadar ilmin bir tecellisi ve zamanın icabı olsa da eleştiri ve kapsamlı inceleme gerektirir. Zira kitapların o muhkem dokusuna, o ebedî kokusuna ve hikmet-i asliyesine haiz değillerdir. Onlar, bir hayal ürünü gibi, doğrunun suretini sunar ama ruhunu nadiren yakalar. Sıklıkla yüzeysel bilgi yığınına dönüşür. Ki, bu da cehaletin bir başka veçhesidir.

Mamafih bugünkü durum çok daha vahimdir ve yazımızın konusu da aslında budur: İnsanlar, o internet kütüphanesinden bile derin araştırma yapmaya üşenir hale gelmiştir. Büyük bir tembellik ile tam bir gaflet içerisine düşmektedirler. Arama motoru üzerinden yalnızca bir sorgulama ile doğrulama gerçekleştirmek mümkündür. Lakin rehavet öyle bir hal almıştır ki, aklın ışığını söndüren somut bir karanlığa bürünmüştür. Bu, yalnız bir tembellik değildir. Kalpteki pas -yani ruhun donukluğu- irfanın sürekli düşmanı olan büyük bir gaflettir. Kitapların verdiği hikmeti bırakıp, internete taşınan e-kitapları da göz ardı edip, sanal dünyanın yanılsamalarına kapılmak; tasavvufi açıdan da insanın nefs-i emmaresine teslim olduğunun bir göstergesidir. Zira ilim, ancak tahkikle kemale erer. Kitap ehli olmak, internetin yüzeysel bilgi dalgalarında boğulmamak için zaruri bir kalkandır.

Böylesi gaflet, ilim erbabı için mukaddes emanet gibi ağır bir yüktür. Bu yük, ancak ihlas ve ferasetle taşınabilir. Zira ilim, aslen kitaplarda saklıdır. İnternet kütüphanesi, bir hayali köprüdür, geçici bir vesiledir. Ona göz yumarız, çünkü yeni dönemin gereksinimlerinden birisidir. Lakin kitapları müdafaa ederiz. Çünkü onlar, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) "İlim Çin'de olsa dahi gidin alın" buyruğunun maddi ve manevi tecellisidir. Bu buyruğun hikmeti, ilmin uzak mesafelere rağmen aranmasını emretmiştir.  Bugün ise, parmak ucuyla erişilebilir bilgiyi bile tahkik etmemek, mutlak cehalettir. Cehaletin bu çölünde, kimseye hikmet meşalesi tevdi olunmaz.

Sosyal medya, yalanlarla dolu bir zırvahaneye dönüşmüştür. Büyük bir fitne ve nifak mecrası olmuştur. Zırva dediğimiz boş söz değil midir? O boş sözlerin ötesinde; fitnenin, nifakın, bidatin merkezi vardır. Gayemiz, bataklığı gülistan eylemektir. Bu cehalet ortamında varlığımızı sürdürmeliyiz. Evvela kitaplarla tahkim olmalıyız. Ardından internet üzerinde derin araştırmalar gerçekleştirmeliyiz. Sonrasında ise sosyal medya da bu doğru bilgiyi, hidayeti yaymalıyız. Yoksa bu cehalet ortamı bizi tüketecek ve ruhumuzu yok edecektir.

Tasavvuf ehli buyurmuşlar ki, "Cehalet, kalbin zulmetidir; ilim ise o zulmeti yırtan fecr-i sadık." Biz o fecri sosyal medyaya nakletmezsek; sosyal medya, zırvahane olarak kalmaya devam edecektir. Asla bir ilimhaneye dönüşmeyecektir.

Bugünün vehimliği, kitapların hikmetinin hiçe sayılmasıdır. Bu tembellik karşısında internetin yüzeyselliği bile arzu edilir hale gelmiştir. İçimizde, fırtınada yol gösteren değil, yol şaşırtanlar vardır. "İçimizdeki Lawrence’lar. Onlar, harici bir rüzgarla değil, dahili bir zehirle hareket etmektedirler. Çölün ortasında durup, kervanı baştan çıkaran rehberler gibi, masumane görünürler fakat puslu bir ufuk resmederler. Özellikle “tevhit diyerek, “vahdet” diyerek, ümmetin vahdetini tehdit ederler.

Güncel gündem içerisinde, sosyal medya zırvahanesinin derin dehlizlerinden, Kudüs'ün mukaddes toprağında, 2700 senelik bir tarihi eser üzerinden bir ses yükselmiştir. O hasmın sözleriyle ifşa olan olayın ardındaki asıl mesele, Kudüs’tür. Çakalın sözüne el-cevap olan, "Kudüs, bizim şehrimizdir." şeklindeki kurdun kelamı, yalnızca bir beyan değildir. Osmanlı ruhuyla mülemma, kitapların tarihi sayfalarından fışkıran bir hikmettir. Kanuni Sultan Süleyman’ı hatırlayınız. Kudüs’ü ve o mabetleri himaye eden sultan, Yahudiler ve Hristiyanların kutsal emanetlerini, Osmanlı’nın adaletine emanet etmiştir. Dikkat buyurunuz: Ecdadımız, o emanetleri muhafaza etmiştir. Onlar gibi gasp etmemiştir.

Sosyal medyanın bu zırvahanesi, bir diğer gündem maddesi üzerinden de zehrini saçmaktadır. Gazze’ye umut götüren Sumud filosu ardına, yine nifak gölgeleri gizlenmiştir. İçimizdeki Lawrence’lar, bu zırvahane de yine pususunu kurmuşlardır; bir tivit ve bir tefsirle kalpleri ifsat etmeye devam etmektedirler. İslami ilimlerde kendini geliştirmeyen, ehli-i sünnet üzere olan kimseler ise okudukları bu sözler karşısında gönülleri hoş olmuştur, zehirlenmişlerdir. Sözde vahdet üzere buluşmalarını, vahdeti yok etmek üzere sürdürmektedirler.

Bu sebeple sosyal medya zırvahanesi üzerinde, Hadim-i vatan ve Ehl-i sünnet akidesi kaideleriyle var olunmalı ve terk edilmemelidir. Kitaplar üzerinde hakikatler aranmalı, tahkik edilmeli ve sosyal medyada nakledilmelidir.  Unutmayınız ki fitne, cehaletten neşet eder. Nur ise, ihlastan, kitap ehli olmaktan ve tasavvufi ferasetten doğar.

Hasılı kelam, bu zırvahaneyi ilimhaneye tahvil etmek, her birimizin asli görevi haline gelmiştir. Nice hidayet ışığı yayılmalıdır. Bu hidayetin kaynakları ise mutlak suretle kitaplardan doğan hakikatler olmalıdır. Zira zırva, bir vehm-i katil gibi insanı ifna ederken, ilim insanı ihya eder. Bu şuur, milletin bekasını ve ümmetin vahdetini oluşturacak, liderin basiretini muhafaza edecektir. Vesselam…



Ramazan Musluoglu

İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.


Önerilen Yazılar
Bir Yolcunun Hürmeti Ramazan Musluoğlu Düşünce Yazıları
Bir Yolcunun Hürmeti
Kalbi Tedavinin Usulü Ramazan Musluoğlu Düşünce Yazıları
Kalbi Tedavinin Usulü
Kalp Krizi Ramazan Musluoğlu Düşünce Yazıları
Kalp Krizi